18 Kasım 2008 Salı

Manay-i harfi ve manay-i ismi

Manay-i harfi ve manay-i ismi



Bir varligi, Allah’in eseri, Cenab-i Hakk’in mahluku ve isimlerinin aynasi olarak gormek ancak “mânâ-yi harfî” ile olabilir. Boyle bir dusunce Allah’a imanin ve O’nu bilip hissetme hâlinin gelismesine vesile olur.



Yaratani hic dusunmeden o varligin gorunen ozellik ve guzelliklerini “o varliktan” bilmek ise mânâ-yi ismî iledir. Boyle bir dusunce insani madde ve tabiatin esiri yapar. Cunku kâinatta gordugumuz her sey, basli basina ve bagimsiz bir “isim” degil, kulli ve cok kapsamli bir hakikatin sadece bir parcasi yani “harf”tir. Tek basina anlamsizdir.



Hicbir sey bagimsiz degil. Toprak âlim degildir; ancak toprakta “ilim tecellisi” vardir, toprak Rezzak/rizk verici degildir; ancak toprakta Rahman, Rahim, Kerim, Rezzak gibi yuzlerce ismin “tecellisi” vardir. Yanlislikla mânây-i ismiyle bakilirsa, topraga “Alim, Rezzak, Rahim, Kerim” denilmesi gerekir ki, tabiatperestlige saplananlar bunu soylemektedir. Toprakta gorulen nimetlerin “topragin zâtindan” kaynaklandigini iddia etmektedirler ki, oyle degildir.



Goren gozumuz degil, gozumuzde tecelli eden “Basîr” isminin tecellisidir. Rabbimiz istese bizi parmagimizla, kulagimizla da gordurur.



Ates “zâtindan” yakmaz, ateste tecelli eden “Celal” isimlerinin tecellisidir. Ates yakici olsaydi, Hazreti Ibrahim kurtulamazdi. Bicak zâtindan kesici olsaydi Hazreti Ismail kurtulamazdi.



Her is emirle yurur. Kainatta tesaduf yoktur. Ders kitaplarinda her seyi maddenin kendisi yapiyormus gibi bir hava gozlenebilir. Esya ve kainat sahipsiz, basibos ve tesaduflerin kucaginda imis gibi sunulabilir. Tam tersine ne esya, ne tabiat, ne de insan basibos degildir. Kainatta asla ve asla tesaduf yoktur. Bir Yaratici ve O’nun bazi istekleri vardir. Insan da hur ve bagimsiz olmayip Allah’a (celle celaluhu) kulluk yapmak icin yaratilmistir.



“Ne guzel yaratilmis” mânâ-yi harfî; “kendi uzerinden baskasinin bilinmesine hizmet etmek” demektir. Mânâ-yi ismî ise “bir seyin kendi sahsina ve zatina bakan yonu”dur.



Diyelim ki bir cicege bakiyoruz, “ne guzel” dedigimiz zaman, o “isim”de takilip kaliyoruz. Ama “Ne guzel yaratilmis” dedigimizde, onu hemen bir sistemin parcasi (harf) olarak gorup, “Peki kim yaratmis?”, “Ne de guzel yaratmis?” gibi asil sorulara ve tefekkure gecebiliyoruz.

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR